Hayatı
3 Mayıs 1944 olaylarında adından söz ettiren gazeteci yazar Serdengeçti Akseki'de 1917 yılında doğmuştur. Asıl adı Osman Zeki Yüksel'dir. İlkokulu Akseki'de ortaokulu yatılı öğrenci olarak Antalya'da okudu. Ankara'da Atatürk Lisesini bitirdikten sonra girdiği Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde 2. Sınıf öğrencisi iken Mayıs 1944'de meydana gelen olaylara karıştığı için öğrenimini yanda bırakmak zorunda kaldı. Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş'le birlikte bir süre tutuklu kaldı. Tekrar öğrenimine devam etmek istediyse de kabul edilmedi. Bunun üzerine dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücele hitaben "Yüksek makamın alçak vekiline" sözleriyle başlayan bir dilekçe yazdı. Dilekçeyi verme cesaretini kimse bulamadı, Osman Yüksel yeniden hapishaneye gönderildi. Hapisten çıkınca unvanını aldığı ünlü Serdengeçti Dergisini çıkarmaya başladı. Birçok sayısı toplatılan bu dergide çıkan yazılan nedeniyle hakkında çok sayıda dava açıldı ve sık sık tutuklanıp serbest bırakıldı. "Allah, Vatan, Millet yolunda" cümlesiyle başladığı yazılarında sık kullandığı "Açın kapılan Osman geliyor" sözü tutuklanmalara hazır olduğunun bir kanıtıydı. Serdengeçti dergisi sık kapanması ve çıkan yazılarından dolayı çok sayıda mahkumiyet karan çıkması nedeniyle 33 sayı çıkabilmiştir. (1947 -Şubat 1962) Tek parti yönetiminin İslamiyet ve Müslümanlar üzerindeki ağır baskılarını protesto eden aydınların önde gelenleri arasındadır. 1952 yılında Bağrıyanık adlı mizah gazetesi çıkardı. Başlığı altoda "Hak yolunda bağrıyanık yolcular" sözü yer alan bu yayınında da inancının mücadelesini zengin esprilerle dolu yergileriyle sürdürdü. Bir ara politikaya atıldı, Adalet Partisinden Antalya Milletvekili seçilerek, parlamentoda görev yaptı (1965-1969), partisinin politikası ve parti ileri gidenlerine yönelttiği eleştiriler yüzünden Adalet Partisinden ihraç edildi. Sonraki yıllarda mücadelesine yine yayınladığı yazı ve kitaplarla devam etti. Son olarak Yeni İstanbul Gazetesinde "Selam" başlığı altında günlük fıkralar yazdı.
FİKİR VE DÜŞÜNCELERİ
Türk milliyetçilerine fikirleri, mücadelesi ve şahsiyetiyle bayrak olmuş, öncülerdendir. Ömrünü, Türk-İslam
ülküsüne hizmetle geçiren inandığı dava ve ülküsü uğruna hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan büyük bir dava adamı, mümtaz bir insandır. Tek parti döneminin Müslümanlar üzerinde uygulamış olduğu her türlü baskı ve zulümlere karşı Atsız, Necip Fazıl gibi dönemin önde gelen şahsiyetleriyle zulme karış direnen yılmaz bir kavga adamıydı. Resmi ideolojinin devlet terörü noktasına varan baskıca uygulamalarına karşı, Müslümanların sesi ve sözcüsü olmuştur.
ESERLERİ
Mabetsiz Şehir, Bir Nesli Nasıl Mahvettiler, Bu Millet Neden Ağlar, Gülünç Hakikatler, Ayasofya Davası, Türklüğün Perişan Hali, Mevlana ve Mehmet Akif, Kara Kitap, Radyo Konuşmaları, Müslüman Çocuğun şiir kitabı, eserlerinden bazılarıdır.
Serdengeçti'nîn CKMP'ye Katılışı Sırasında
Yapmış Olduğu Konuşma
AP'den ihraç edildikten sonra kendisine kucak açan CKMP'ye 1968 yılının Nisan ayında Türkeş'in de katıldığı bir törenle partiye kaydolacak ve CKMP saflarında milliyetçilik mücadelesini sürdürecekti. Partiye girişi bütün teşkilatlarda milliyetçi, ülkücü çevrelerde büyük bir sevinçle karşılandı. Serdengeçti gibi Türk Milliyetçiliği tarihine mâl olmuş büyük bir mücadele ve dava adamının CKMP 'de yer alması partiye güç katmıştı. CKMP' nin İstanbul İl Merkezi'nde düzenlenen kalabalık bir partili topluğunun iştirak ettiği törende, Serdengeçti'ye Türkeş tarafından parti rozeti takıldı. Daha sonra bir konuşma yapan Türkeş, Serdengeçti'nin vermiş olduğu milliyetçilik mücadelesinden övgüyle bahsederek, "Serdengeçti gibi tavizsiz bir Türk milliyetçisi iman ve gönül adamının CKMP'ye katılması partimize büyük bir güç ve kuvvet vermiştir" diyordu.
Türkeş'ten sonra sözü Serdengeçti alarak CKMP'lilere hitaben şu konuşmayı yaptı:
"Muhterem Arkadaşlar;
Ben, öteden beri parti ve patırtılardan hoşlanmayan bir adamım. Parti denilince içimden bir şey kopar, bir şey parçalanır...
Ben CKMP'yi bir parti olmaktan ziyade, bir dostlar, arkadaşlar meclisi, bir İman ve fikir ocağı kabul ediyorum. Aranıza bu duygularla katılmış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlarım... Aziz
Arkadaşlarım:
Tarih boyunca, büyük milletimiz birçok buhranlı devirler yaşamış, badireler atlatmıştır. Fakat öyle sanıyorum ki, bugün içinde bulunduğumuz şartlar daha ağır, tehlikeler daha vahimdir. Eskiden, düşman karşımızda idi. Biz onu görüyor, biliyorduk. Düşman, bugün içimize girmiştir. Okullarımıza, üniversitelerimize, her türlü teşekküllerimize, hatta aile yuvalarımıza kadar girmiştir. Demokrasi, inkılapçılık, sosyalizm kılığına bürünerek, suret-i Hak'-tan görünerek girmiştir. Bugün vatanımız bir uçtan bir uca, türlü tahrik ve tahrip merkezlerinin tesiri altındadır. Sağ-sol, ilerici-gerici, zengin-fakir, sünni-alevi, Türk-Kürt sloganlarıyla birlik ve beraberliğimiz parçalanmakta, perde arkasındaki kötü niyetler, şer kuvvetler, bu ayrılık ve nifakı teşvik ve tahrik etmektedirler. Milletin oyları ile iktidara gelen iktidarsız iktidarcılar, bu vaziyet karşısında şaşkın, düşkün, perişan bir haldedirler. AP maalesef bir iktidar partisi değildir. AP bir çoğunluk, yığın partisidir. Sandıktan çıktıkları milleti usandırmamak bir iktidarın en önde gelen vazifesidir.
Muhterem Arkadaşlarım:
Ezbere konuşmuyorum. Ben onların arasından, ben onların içinden geliyorum. Onların ne yaptıklarını biliyorum. Onlar suyu bulandırdılar, onlar milleti dolandırdılar.
Üç senedir mecliste bulunuyorum. Gördüğüm manzara kısaca şudur: Bir tarafta Süleyman beyin deynekçileri. parmakçıları... Her şeye parmak kaldıranlar, diğer tarafta mukaddesata saldıranlar... Sol ekip: Her şeye parmak atanlar. Biri parmak kaldırıyor, biri parmak atıyor. Fakat yaranın üzerine parmak basan yok!
İşte biz, Türk Milliyetçileri, bu mukaddes çatının altında toplananlar, şahadet parmağımızı bu yaranın üstüne basıyoruz.
Arkadaşlar, Türk Milleti bir kurtarıcı bekliyor. Miller, bugün buhranlar, hüsranlar içinde çalkalanmaktadır. Biz, bu topraklar için, Malazgirt'ten bu yana kaç nesli birden harcamışız. Bir şehitler diyarı olan topraklar üzerinde. Bu topraklar için toprağa düşenlerin çocukları perişan, bakımsız, huzursuz bir haldedir.
Başbakan istediği kadar, temel ata dursun, Türkiye, Türk cemiyeti bugün temelinden sarsılmaktadır. Memlekette bir damla huzur kalmamıştır. Talebe yurtlarında bu milletin istikbalini ellerinde tutacak olan gençler, aynı toprağın çocukları birbirlerine saldırmakta, hatta birbirlerini öldürmektedirler. Bir suru izmlerin peşine takılı gençler, insanlar, fikri kurşunla susturmaya kadar işi götürmüşlerdir. Ama bugün iyice anlaşılmıştır ki bu memleketi inanmış, idealist, dinamik bir kadro kurtarabilir. Bu kadro CKMP kadrosudur. Bu milleti, ALLAH - Millet - Vatan yolunda yürüyenler bu uğurda anadan, babadan, yardan, serden geçmeğe hazır olanlar kurtarabilir.
Aziz kardeşlerim, Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de "İnanıyorsanız mutlaka üstünsünüz" buyuruyor. Biz inanıyoruz. O'na inanıyoruz. Hiç Ölmeyene, bitmeyene, tükenmeyene, ebedi olana inanıyoruz. Her türlü ikilikten ve nifaktan uzağız. BİZ , TANRI DAĞI KADAR TÜRK, HİRA DAĞI KADAR MÜSLÜMANIZ,
Varlığımızın, birliğimizin esası bu iki temel üzerinde yükseliyor.
Kardeşlerim;
İktisadi kalkınma: Evet...
Hayat seviyesi: Evet...
Barajlar, garajlar: Evet...
Bunların hepsi lazım. Fakat bize her şeyden evvel iman barajları lazım...
Kafalarının içinde sudan başka bir şey olmayan, sudan gelme, sudan adamlar bunu anlamıyorlar. Bir ayaklarını Hacı Bayram'a, bir ayaklarını Moskova'ya basarak milleti aldatmak isteyenlerin sonlan hüsrandır. Bir gün gelecek aklananlar uyanacak, aldatanlar cezalarını göreceklerdir.
Aziz arkadaşlarım; Biz bu vatanı, sıra dağları, uçsuz bucaksız ovalan, engin denizleri ile taze bir heyecan tufanı ile yeniden fethedeceğiz. Yeni bir "Basü badel mevt" olacaktır. Bunu imanlı bağırlar, dik seciyeler, eğilmeyen başlar, bu arkadaşlar, bu aslanlar yapacaktır. Bugün onların olabilir, yarınlar bizimdir.
Hepinizi tekrar sevgi ve saygı ile selamlarım."
Serdengeçti'nin Şehit Süleyman Özmen'in
Ardından Yazmış Olduğu Şiir
1969 seçimlerinde milletvekili seçilemedi ama aktif siyasi hayata ve yazılarına devam etti. İdeolojik çatışmalarının yeni başladığı, komünist sol terörün azgınlaştığı, terör ortamında ülkücü gençliğin küfre karşı mücadelesinde hep yanındaydı. Ülkü Ocakları'nın düzenlemiş olduğu mitinglerde, konferanslarda, seminerlerde baş konuşmacılardan biriydi. Nerede Ülkü Ocakları'nın bir faaliyeti varsa Serdengeçti oradaydı. Ülkücü gençleri çok seven Serdengeçti, 21 Mart 1970 tarihinde komünistler tarafından şehit edilen Süleyman Özmen'in şehadetî üzerine, Miîli Hareket Dergisi'nin 1970 yılının Nisan ayında 45. sayısında yayınlanan şiirde, duygularını şöyle ifade ediyordu:
"BİR ŞEHİDİN ARDINDAN
Ey kurşunlarla yerlere serilen
Al bayraklara sarılan yiğit!
Eyşehitoğlu şehit!
Ömrünün baharında,
Şehitler diyarında
Bir bahar sabahı
Zikrederken Allah 'ı
Namertler sana,
Pusu kurdular...
Seni kahpece arkadan
Vurdular
Bir bahar sabahı...
Açmamıştı henüz yurt çiçekleri
Vatan gülleri.
Vurdular seni, vurdular
Moskof dölleri...
Namert kurşunlarla yerlere serilen
Ey al bayraklara sarılan yiğit!
Ey şehit oğlu şehit!
Her gün sosyal - itler
Ürüyorlar.
Rüyalarında Barzani'yi görüyorlar.
Kan döküyorlar
Vatan çocuklarının
Tırnaklarını söküyorlar.
Sıkılmış yumruk ar.
Sıkılmış dişler.
Evet bütün bu işler
Türkiye 'de oluyor.
Türkiye'de Türkler
Öldürülüyor, ölüyor..
Nerde hükümet,
Nerde kanun,
Nerde adalet,
Rezalet, rezalet, rezalet.'..
Amma bu millet düşmanı tanırsa,
Bir şahlanırsa,
Bu sosyal - itleri,
Para ile satılmış parazitleri
Bir anda boğar...
Bu işler böyle gitmez kardaşım
Yarın ufuklardan, güneşler doğar!..
Ey cepleri rubleli,
Moskova kıbleli kızıl, rezil.
Nasıl olsa bu millet sizleri haklar
Alçaklar, haklar...
Sen rahat uyu yiğidim
Arslan şehidim.
Rahat uyu..."
|
BU KERVAN BÖYLE GİTMEZ!
İster beni hoş görün, ister vurun öldürün,
İster bir cani gibi zindanda süründürün,
Yeter artık illallah! Şu yangını söndürün,
Amerikan dolan bu yangına kâr etmez.
Ey meclis-i mebusan bu kervan böyle gitmez!
"l love you America" yazılı durur duvarda,
Donanmalar taşıdı yığın yığın hovarda,
Kızlarımız dansetti, salep içtiler barda,
Kimse görmez bunları, haya etmez, ar etmez.
Ey meclis-i mebusan bu kervan böyle gitmez
Bankalar mâbed oldu, daktilo sesi dua,
Adet oldu hırsızlık, dalkavukluk ve riya,
Yapmayanlar düz yolda kalıverirler yaya,
Vallahi bilmem amma bu millet iflah etmez,
Ey meclis-i mebusan bu kervan böyle gitmez!..
Her yerde yükselirken âvaze-i sefalet.
Yurdu cennet gösterir radyo denen kör alet,
İlâhi bu ne halet, Ya Rab bu ne dalâlet?
Zorbalık, cebr-ü şiddet kimseye gık dedirtmez
Ey meclis-i mebusan bu kervan böyle gitmez!,
Haykırırım hakkı her sözüm ağır olsa da,
Şaklasa kamçı, sırtım onmaz yağır olsa da,
Duyulmaz mı bu feryat insan sağır olsa da,
Bu derde çâre lâzım, nutuklarla iş bitmez,
Ey meclis-i mebusan bu kervan böyle gitmez!.
Cenk Türküsü
Sabahlar olmadan çıktım köyümden
Ayrı düştüm yaranımdan evimden
Nedeyim vazgeçtim ben her şeyimden
Vatansız malı mülkü ne derim
Elimde süngüm cenge giderim
Hısımlar komşular siz hoşça kalın
Ara sırada bir haber salın
Yurt için gidiyorum müsterih olun
Ne yapım böyle imiş kaderim
Elimde süngüm cenge giderim
Kara gözlü anam neden ağlarsın
Ağlarsında yüreğimi dağlarsın
Sabaha doğru ben gideceğim
Akşamdan azığımı bağlarsın
Ağlama kız ana Huda’mız kerim
Elimde süngüm cenge giderim
Gel ey ela gözlü güneş yüzlü yar
Gidip de gelmemek gelip de görmemek var
Son olarak beni bir kerecik sar
Vatanımdır şimdi benim sevgilim
Elimde süngüm cenge giderim
Dedem kayıp olmuş Yemen çölünde
Amcam şehit oldu urum elinde
Babamın ruhu Çanakkale’de
Beşikte bırakmış beni pederim
Elimde süngüm cenge giderim
Mübarek kaza ,cenk,düğüş,sefer
Böyle buyurmuş ulu peygamber
Demiş ki: “Yurt için can veren erler
Mahşerde benimle beraber”
Tanrının buyruğu buna ne derim
Elimde süngüm cenge giderim
Canlandı gözümde yeniden mazi
Ölürsem şehidim kalırsam gazi
Bitiyor Mehmet ‘ in burada sözü
.
Osman Yüksel Serdengeçti
|
Bir Kahraman Bekliyoruz
Kal'a gibi dik başın bulutlara yarışsın,
Dalga dalga saçların rüzgârlara karışsın!
Adını nakşedelim, eski-kadim surlara
Sesini haykıralım asırlardan asırlara...
Savletinden titresin yeniden doğu, batı,
Ve kurulsun Allah'ın ebedî saltanatı...
Ufukları kaplasın bayraklarımız al, al,
Göklerle zaferimizi çizsin vahşi bir kartal!. .
Kahramanlar büyüsün masalda dev misali,
Eğilsin öpsün gökler canım nazlı hilâli...
Ordularım yeniden Tuna'ya akın etsin!
Bir Yıldırım çıksın da uzağı yakın etsin
Selâm dursun karşısında bütün şerefler, şanlar!
Namını tebcil etsin, yıldızlar kehkeşanlar...
İçimde hiç sönmeyen bir fetih sevdâsı var.
Yavuz gibi diyorum: Bu dünya insana dar!
Bir sadâ duymak için sahralara düşeyim.
Helâl olsun bu yolda, varım yoğum herşeyim!
Volkan gibi lav atmış, ne susmuş ne sönmüşüm.
Ben bu imân uğruna çılgınlara dönmüşüm.
Bir deha bekliyoruz, gençliğe mihrap olsun,
Ruhları tutuşturan bir ateş mihrak olsun.
Sinesinde birleşsin sağa sola sapanlar,
Kahrolsun Hak dururken zorbalara tapanlar!
Çık nerdesin zuhur et! Biz seni bekliyoruz.
Yıllardır yollarında yorgun emekliyoruz...
Musa ol! Hakk'a yüksel! Tecelli et de Tûra.
Zulmet yıkılsın gitsin! Cihan garkolsun nûra!
İstiyorum yeniden bir hilkat istiyorum,
Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!..
Osman Yüksel Serdengeçti